Tasavvuf
Söyleşileri, Sohbetleri ve Seminerleri
 |
Söyleşiler Hangi Konularda
Gerçekleşmektedir?
Söyleşilerin ana konu
başlıkları "Tasavvuf
ve Kadim Öğretilerde İnsan-Varoluş-Aydınlanma İlişkisi, Hakikat
Yolculuğunun Özü, Bu Yoldaki Yanılsama ve Engellerden Korunma-Kurtulma
Yolları ve Bugünün Yaşantısı içinde İçsel Yolculuğun Nasıl
Yapılabileceği" üzerinden başlamaktadır. Ancak bu başlıklar elbette tüm
dinleri, peygamberleri, içsel gelenekleri, manevi yolları, teknikleri,
metotları ve varoluşu kapsama alanına aldığından, söyleşinin nereye
gideceği konusunda bir sınır çizilmesi mümkün değildir.
İşlenen
Konulara Örnekler:
Bugünün
Tasavvufu Nedir? İnsanın Sırrı Nasıl Anlaşılır? İçsel
Yolculuk Yöntemleri Nelerdir? Dinlerin Kaynağı Nedir? Peygamberlerin
Yürüdüğü Yolun Hakikati Nedir? Manevi Aşı
Nedir? Nasıl alınır? Ne işlevleri vardır? Aydınlanma Gelenekleri ve
Hepsinin Bugüne Yansıyan Öğretileri Nelerdir? Bugün
Nasıl Yürünebilir? |
 |
Söyleşileri Yönlendiren Temel
Etken Nedir?
Her
söyleşi kendi ana başlıkları üzerinden başlar ve daha sonra tamamen
katılımcılardan gelen sorulara göre şekillenir. Bu nedenle de
hiçbir söyleşi bir başkasıyla benzer
olmaz. Her biri kendine hastır ve tamamen katılımcıların oluşturduğu
ortak ruh ve hal üzerinden açığa çıkar. Onların sıkıntıları, dertleri
ve sorularına odaklanır. Konu anlamında hiçbir sınırı yoktur. Bu
paylaşım, kadim bilgelik geleneğinin temel yoludur ve sadece
yaşayanların anlayabileceği nedenlerden ötürü, içsel anlamda sağaltıcı
ve
dönüştürücüdür. Odaklanmaya bağlı olarak da derinleşir.
Soruların ana başlıklarla ilişkili olması gerekmez. Dinler,
peygamberler, varoluş, insan, ibadetler, kitlelere dayatılan ancak
sorgulatılmayan çelişkilerle dolu kurallar ve bunların köklerine dair
her ne varsa akıllarda, sorulması mümkündür. |
 |
Söyleşiler Ne Kadar Sürer?
Söyleşiler
yaklaşık 6 saat sürer. Ortada 30-45dk süren bir ara verilir. Bu esnada
dileyen katılımcılar kitap imzalatabilirler.
Şehir
dışından katılımlar da olduğundan, söyleşilerin giriş ve çıkış saatleri
tamamen esnektir. Dileyen dilediği saatlerde katılıp, dilediği
saatlerde çıkabilir. Bu süreç içinde farklı bir odaklanma ve
bilinç hali yaşandığından, zaman akışı da farklı
algılanır. Çoğunlukla, en fazla 1 veya 2 saat geçmiş gibi hissedilir. |
 |
Söyleşiler
Ücretli midir?
1998
yılından bu yana Çağrı Dörter tarafından yapılan tüm söyleşi,
seminer ve konferanslar ücretsiz olarak gerçekleştirilmiştir.
Bunun gelecekte de neden bu şekilde devam edeceğini
kitaplarında
açıklamıştır. Ancak katılımlar yoğun ve söyleşiler tam dolulukta
olduğundan, katılımlarda kayıt önceliği dikkate alınmakta ve mekan
kapasitesine ulaşıldıktan sonra kayıtlar durdurulmaktadır.
Söyleşilere Katılım Nasıl Olur?
Söyleşilere
katılımlar Facebook üzerinden ve sadece gerçek-işleyen kullanıcı
hesapları için alınmaktadır. Çağrı Dörter kişisel hesabı üzerinden
yapılan duyuruların altına katılım isteğinin not düşülmesi yeterlidir. Bir
hesap sahibi kendisi dışında farklı isimleri de kayıt yaptırabilir. Takiben gereken
bilgilendirmeler katılımcılara iletilir. Detaylı bilgiler "İletişim Sayfası"nda
bulunmaktadır.
|
"Beklediği ve
alıştığı cevaplar kurtaramamıştır insanı. Çünkü zaten onlarla yürümekte
ama ruhunu doyuramamaktadır. Onun gerçek açlığı, aşikardır ki, daha
henüz hiç tatmadığı ve bilmediği besinler tarafından giderilecektir.
Onlarla ilk karşılaşmasında şaşıracaktır. Yer yer sıkılacaktır. Nefsi
zıplayacaktır ara ara. Eski programı kendini sürdürebilmek için her
şeyi yapacaktır..."

"Zorlanabilir.
Karşılaştığı şey, onun için yeni ve alışılmadıktır çünkü. Ancak
dalgalar, en fazla denize açılırken zorlar sahildekini. Ondan sonrası
rahatlama ve nefes almadır. Tıpkı bunun gibi, ilk şaşkınlığın yerini
zamanla neye bıraktığını gördükçe, evinin nerede olduğunu da anlamaya
başlar, bu yolun yolcuları. Çünkü hepsinin içinde Hakikat'i gösteren
bir pusula vardır. Sadece, onun gösterdiği yönü destekleyecek bir çevre
bulamamış ve onu hep görmezden gelmiştir. Bunun sonuçlarını da yine
bizzat kendisi yaşamıştır. Bunların başında daimi bir iç sıkıntısı,
çözülmeyen çelişkilerin ve cevabı alınamayan gerçek soruların
huzursuzluğu gelir. İçinde yeterince azap çektiğine kanaat getiren ve
bu azabın boşunalığını anlayan insan, artık kapıyı açmayan ama ona
atalarından yadigar kalan anahtarlara saplantılı olmayı bırakır. Ancak
o zaman, aradığı anahtar kendini gösterir. Ve ancak o zaman, anlamaya
ve dönüşmeye hazır hale gelir..."

"Tohum,
kabuğunu bırakana dek ağaca dönüşemeyecektir. İşte hem onun hem de
dünyanın geri kalanının göstermekten kaçtığı ama derdinin tek dermanı
olacak cesaret, kabuğunu kırma cesaretidir. Gerçek güneşi, ancak o
çatlaktan sızdığında görecektir. Mevlana'ların ve Yunus'ların
bahsettiği 'O Aşk' nedir, o gün anlar..."

|